World Api Expo çatısı altında “apiterapi, apimedika, apikültür ve propolis” başlıklı kongreler çevrim içi gerçekleşti.
Güvenilir Ürün Platformu’ndan yapılan açıklamaya göre, World Api Expo’ya sektör önderleri, ulusal ve uluslararası bilim insanları katıldı.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalığına karşı Anadolu propolisi ile yapılan bilimsel çalışmalar kongreye damgasını vurdu. Kongrenin Kovid-19 ile ilgili oturumunda, Anadolu propolisinin Kovid-19’a karşı korumada etkisine ilişkin ön klinik veriler açıklandı. Anadolu propolisinin Kovid-19 üzerindeki etkisi ve dünyada da propolisle yapılan ilk klinik profilaksi (korunma) araştırması kapsamındaki ön etkinlik verileri de kongrede paylaşıldı.
– “Propolisin standardize edilmesi ve piyasaya sunulmasında kriterler oluşturulmalı”
Açıklamada görüşlerine yer verilen bilim insanı Prof. Sevgi Kolaylı, biyolojik aktif değeri yüksek olan propolisin içeriğinin toplanma biçimi ve zamanı, arı ırkı ve toplandığı bölgenin florasına bağlı olarak değiştiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Yürüttüğümüz bu çalışmada, Türkiye’nin çeşitli market ve aktarlarından topladığımız ticari propolis ekstraktlarının kalite parametrelerini değerlendirdik. Propolisin standardize edilmesi ve piyasaya sunulmasında kriterler oluşturulması gerekmektedir. Fakat bu standardizasyon konusu tam bir tartışma konusudur. Çalışmada briks, balsam, toplam fenolik madde miktarı (TFM), toplam flavonoid madde miktarı (TFMM) ve kondense tanen madde (KTM) miktarı gibi parametrelerin propolis özütleme ve standardize etmede yararlı olabileceği sonucuna vardık. Propolis ekstratlarının tüketimi, etiketlenmesi ve fiyatlandırılmasında bu kriterler göz önüne alınarak standardize edilebilir.”
Standart propolis özütü elde etmede en iyi çözücülerin etanol, glikol ve gliserol içeren sulu çözeltiler olduğunu bildiren Kolaylı, tek başına zeytinyağı ve su ile özütlenen propolis örneklerinin etken madde içermediğini aktardı.
Prof. Esra Çapanoğlu Güven de 2018-2021’de 20 farklı ülkeden topladıkları 157 propolis örneğinin antioksidan kapasiteleri, toplam fenolik ve flavanoid içeriklerini değerlendirdiklerini kaydetti.
Güven, yapılan analizlerde örneklerin yüzde 96’sının yanlış etiketlendirildiğini, yüzde 58’inin etikette belirtildiği miktarda propolis içermediğini, yüzde 37’sinin antioksidan kapasitesinin 10 mg TE/ml’nin altında olduğunu ve büyük kısmının etikette belirtilmediği halde koruyucu ve katkı maddesi içerdiğini gördüklerini belirtti.
Araştırma sonucunda, su ve yağ bazlı olarak satışa sunulan propolis ürünlerinin çok düşük antioksidan aktivite gösterdiğini ve propolisin etken maddelerini hiç veya çok düşük seviyelerde içerdiğini aktaran Güven, bu noktada standardizasyon ve denetimin ne kadar önemli olduğunu tekrar gördüklerini kaydetti.
– “Anadolu coğrafyasından zengin probiyotik içeriğe sahip arı ekmeği çıkıyor”
Arıcılık uzmanı, gıda yüksek mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı ise bilimsel oturumlara “Anadolu Arı Ekmeğinin Probiyotik ve Antioksidan İçeriği” ve “Sağlıklı Yaşam için Arı Ürünleri ve Bilimsel Çalışmalarda Anadolu Propolisi” konulu sunumlarla katkıda bulundu.
Samancı, Ar-Ge merkezinde yürütülen bir çalışmada, Anadolu’nun 5 farklı bölgesinden toplanan arı ekmeği örneklerinin fenolik, flavanoid, antioksidan ve probiyotik kapasitelerini değerlendirdiklerini aktararak, “Anadolu arı ekmeği örneklerinin her bir gramında yaklaşık 114 milyon probiyotik bakteri ve 34 farklı bakteri suşu olduğunu gördük. Analiz sonuçlarına dayanarak güvenle söyleyebiliriz ki, Anadolu coğrafyasından zengin probiyotik içeriğe sahip ve yüksek antioksidan kapasitesi olan arı ekmeği çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
Bu araştırmaların yapılmasının tüketicinin doğal probiyotik içeren arı ekmeği ile buluşturulması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Samancı, piyasadaki sahtekarlığın temel nedeninin Çin’den propolis adıyla ithal edilen bir madde olduğunu belirtti.
Samancı, şunları kaydetti:
“Dünyanın en büyük propolis üreticisi Çin olmasına rağmen dünyaya propolis olarak sattıkları ürünler maalesef saf propolis değil. Çin’de propolise ağaçların yaprak, sap, tomurcuklarını ve kabuklarını öğütüp katıyorlar. Silikondioksit ve maltodekstrin ile çoğaltıyorlar. Bu toz maddeyi propolis adıyla piyasaya sunuyorlar. Bu tozu alıp ürünlerinde kullanan firmaların ürünleri maalesef propolisin aktif bileşenlerini içermiyor.
Kovandan alındığı ham hali ile insan tüketimine uygun olmayan propolisin yüzde 50’sini bal mumu, geriye kalan büyük bölümünü de reçine oluşturur. İçeriğinde yoğun miktarda olan bal mumu insan vücudunda sindirilemez. Mutlaka özütlenmesi gerekir. Propolisin tek başına su ya da yağ ile özütlenmesi mümkün değildir. Özütleme işlemi sırasında suyla birlikte mutlaka glikol, etanol, gliserol gibi bir işlem yardımcısı kullanılmalıdır. Sonuç olarak, tüketiciler propolis alırken doğru bir şekilde uzman gıda mühendisleri kontrolünde özütlenmiş yerli Anadolu propolisi olmasına dikkat etmeli.”
Samancı, ulusal ve uluslararası piyasalarda su bazlı propolis özütlerinde yapılan inceleme sonucunda hem çok düşük miktarda polifenolik içerik hem de çok yüksek oranda arjinin amino asitine rastlanıldığını bildirdi.
Genel sağlık açısından arjinin içeren ürünlerin; kalp krizi öyküsü olan kişilerde kesinlikle kullanımının men edildiğini, periferik damar hastalığı olanlarda önerilmediğini belirten Samancı, yine arjinin içeren ürünlerin meme kanseri artış riski sebebiyle risk oluşturması ve çok özel birtakım koşullara bağlı olarak ve sadece doktor kontrolünde çocuklarda kısıtlı kullanımı olduğunu kaydetti.
Arjininli propolis içeren ürünlere Türkiye’de de rastlanıldığını aktaran Samancı, halk sağlığını tehdit eden bu tür uygulamalara karşı yasal otoriteleri ve tüketicileri dikkatli olmaya davet etti. Kaynak (AA)