Metro Türkiye, Türkiye’de önemli potansiyeli olan balıkçılığın sürdürülebilirliğini desteklemeye ve balık tüketimini artırmaya odaklanıyor.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de kendi markası altında kültür balıklarına raflarında yer veren “ilk” ve “tek” marka olan Metro Türkiye, bu yıl itibarıyla sürdürülebilir balıkçılığı destekleme amacıyla “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesini hayata geçirdi.
Metro Türkiye’nin öncülüğünde balık yemi tedarikçilerinden Skretting firması ve balık üreticisi Hatko Su Ürünleri ile iş birliği içerisinde gerçekleştiren “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesi Muğla’nın Bodrum ilçesinde başlatıldı.
Proje kapsamında Metro Türkiye’ye özel balık kafeslerinde piyasadaki muadillerinden farklı, omega değerlerini yükselten alg yağı içeren yemler ile beslenmiş, daha sürdürülebilir levrek ve çipura üretimine başlandı.
Sürdürülebilir ve sağlıklı bir balıkçılık için en önemli konuların başında balıkların yemi ve yetiştirildiği ortamlar geliyor. Söz konusu projede Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipurada yepyeni bir yem içeriğiyle üretim yapılıyor.
Proje aynı zamanda dünyada da öncü uygulamalar arasında yer alma özelliğine sahip. Bu yeni teknikte dünyada somon, alabalık gibi balıkların yemlenmesinde kullanılan alg yağı da yemlere katılarak artık levrek ve çipuraların beslenmesinde de kullanılıyor. Projede kullanılan bu alternatif yem modeliyle gelecek nesillerin de balık yiyebilmesi ve azalan balık popülasyonu sorunu karşısında çözüme önemli bir katkıda bulunuluyor. Bu özel yem sayesinde 150 ton üretim hedeflenen projede, 180 ton deniz balığı da kurtarılmış olacak. Bu, 30 bin kişinin yıllık balık ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor.
Alg yağının kullanıldığı bu yeni yem çözümü, balıkta omega 3 yağ asitlerinin değerlerinin artmasını sağlıyor. Bu yağ asitleri ise insan sağlığına oldukça faydalı. Proje özelinde, hem çipura hem levrek için sektör ortalamasının çok üzerinde omega 3 değerine ulaşılması amaçlanıyor.
Amerikan Ulusal Sağlık Örgütü’nün omega 3 yağ asitleri ile ilgili raporuna göre, omega 3 yağ asitlerinin başta kardiyovasküler rahatsızlıklar olmak üzere anne karnındaki bebek gelişimine ve alzaymıra da faydalı olduğu birçok araştırma ile kanıtlanmış durumda.
Metro Türkiye balıkları bu yöntem ile yemlerken, ikinci adım olarak da hayvan refahı yaklaşımı nedeniyle balıkların üretim ortamlarını da geniş tutuyor.
Metro Türkiye’nin balıkları yetiştireceği kafeslerde metreküp başına 8-10 kilo gibi bir oranda balık bulunuyor. Bu da balıkların daha az strese girmesini sağlıyor. Böylece hayvan refahı da artıyor ve tezgahlarda muadili olmayan mutlu balık üretimi de sağlanmış oluyor.
Açık denizlerdeki kafeslerde yetiştirilen balıklar, ortalama 13-16 ay içerisinde hasat boyuna geldiğinde reyonlarda satılacak. Bu süre boyunca balıkların büyüme aşamalarını belirli periyotlarda analizleri de yapılıyor.
Balıkların omega 3 değerlerinden besin değerlerine kadar birçok kriterde analiz ve ölçümleri Norveç’te ve Muğla Üniversitesi iş birliği ile Türkiye’deki laboratuvarlarda belirli periyotlarla yapılıyor.
Metro Türkiye’nin sürdürülebilir ve sağlıklı bir balıkçılığı mümkün kılmak ve Türkiye’de balık tüketimini daha da artırmak için hayata geçirdiği bu proje kapsamında üretilen balıkların 2022 yılı başlarında Metro Premium markası altında tüketicilerle buluşması planlanıyor.
– “Dünyadaki deniz stoklarının yüzde 85’i ya tamamen kullanılmakta ya da aşırı avlanmaktadır”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Metro Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Sinem Türüng şunları kaydetti:
“Dünyadaki deniz stoklarının yüzde 85’i ya tamamen kullanılmakta ya da aşırı avlanmaktadır. Şu anda 7,5 milyar insandan oluşan global bir toplum olarak sayımızın 2050 yılına doğru 9,5 milyara ulaşması bekleniyor. Sonuç olarak, mevcut global gıda üretim kapasitesinin bu yüzyılın ortalarına doğru neredeyse iki katına çıkması gerektiği öngörüsü, uzun vadeli gıda ve besin güvenliği konusunu bugün karşı karşıya olduğumuz en acil zorluklardan biri haline getiriyor. Balıklar da insan sağlığına olan faydaları ile sofralarımızın vazgeçilmez ürünleri arasında yer alıyor. Özellikle kendi markalı ürünlerimiz için en iyi kalitede, izlenebilir ürünler için uzun yıllardır çalışan bir marka olarak bu konudaki tecrübe ve bilgi birikimimizi bu projemizde de uyguluyoruz. Yediği Önünde, Yemediği Yarında projemizin ülkemizde sürdürülebilir balıkçılığının gelişimine destek olacak, böylelikle sofralara daha fazla balığın sağlıklı yöntemlerle ulaşmasını sağlayacak ve ekonomiye katkıda bulunacak önemli bir proje olacağına inanıyoruz. Hem tüketicilerin hem de sektörümüz ve ülkemiz için sürdürülebilir balıkçıkta örnek teşkil edecek bu projemizi hayata geçirmekten büyük mutluluk duyuyoruz.”
– “Türkiye’yi ve sektörü daha da ileriye taşıyacağına inanıyoruz”
Hatko Grup Genel Müdürü Baran Ergüven de sürdürülebilirliğin her alanda önem kazandığı bugünlerde sağlıklı ve kaliteli su ürünlerinin üretim süreçleri sırasında da çevreye ve doğal kaynaklara olan etkilerini en az düzeyde tutmanın büyük önem taşıdığını belirtti.
Ergüven, “Biz de bu yönde ortaya koyduğumuz misyonumuz doğrultusunda, eğitimli ve tecrübeli ekibimiz ile uluslararası kabul görmüş en güncel kalite, çevre ve sosyal sorumluluk standartlarına uygun olarak, sağlıklı ve kaliteli levrek ve çipura üretimi yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Metro Türkiye’nin öncülüğünde Skretting firması ile birlikte gerçekleştirdikleri ve yıllardan beri izledikleri misyon ile örtüşen bu proje kapsamında, balıkçılığın sürdürülebilirliği alanında yaptıkları çalışmaların Türkiye’yi ve sektörü daha da ileriye taşıyacağına inandıklarını belirten Ergüven, bu iş birliğinin bir parçası olmaktan mutluluk duyduklarını aktardı.
– “Küresel sürdürülebilirlik üzerinde gerçek bir etki yaratabileceğimize inancımız tam”
Skretting Genel Müdürü Ziya Özaydın da şu değerlendirmelerde bulundu:
“Metro Türkiye’nin bizleri bir araya getirdiği bu projesi Türkiye’de balık üretimi değer zincirinde çok paydaşlı bir hareket. Projenin tüm tarafları sağlıklı deniz ürünleri tedarikini güvence altına almaya yardımcı oluyor ve su ürünleri yetiştiriciliğine yönelik sürdürülebilirlik hedeflerinin gerçekleşmesi için birbirlerini destekliyor. Bunu başarmak için ‘Yediği Önünde, Yemediği Yarında’ projemizde kullandığımız alg yağı gibi endüstri büyüdükçe kullanılabilirliği artacak olan inovatif kaynaklara da yönlenmemiz gerekiyor.
Alternatif ham maddeler bulmak ve ölçeklendirmek inovasyon gerektirir ve bunu ancak değer zinciri boyunca yakın iş birliği ve stratejik ortaklıklar yoluyla sürdürebiliriz. Skretting’de yeni içeriklerin uygulanmasındaki en büyük sınırlamanın ölçek olduğunu gördük. Bu proje, gerekli kaynakları harekete geçirmek için oyunun kurallarını değiştiren bir diyaloğa izin veriyor ve projeye neden dahil olduğumuzu vurguluyor. Paydaşlarımız Metro Türkiye ve Hatko ile birlikte küresel sürdürülebilirlik üzerinde gerçek bir etki yaratabileceğimize inancımız tam.”