Çağdaş Sanat alanındaki gelişmeleri teşvik etmek ve genç sanatçılara destek olmak amacıyla Resim ve Heykel Müzeleri Derneği ve Akbank Sanat iş birliğiyle düzenlenen Akbank 39. Günümüz Sanatçıları Ödülü Yarışması sonuçlandı. Seçilen eserler, 21 Eylül – 20 Kasım 2021 tarihleri arasında Akbank Sanat’ta sergileniyor.
Jüri üyeleri tarafından yapılan değerlendirme sonucunda yaklaşık 600 başvuru arasından 21 sanatçının 20 eseri sergi seçkisinde yer almaya hak kazandı. Yarışmanın bu yılki jüri üyeleri arasında Agah Uğur, Leyla Alaton, Saruhan Doğan, Gönül Nuhoğlu, Derya Bigalı ve serginin küratörlüğünü de üstlenen Murat Tabanlıoğlu yer aldı.
21 Eylül – 20 Kasım 2021 tarihleri arasında Akbank Sanat’ta ücretsiz olarak görülebilecek sergide eserleri yer alacak sanatçıların isimleri şöyle; Aslıhan Uruş, Ayşe Coşkun, Ayşe Gözde Çöklü, Ayşegül Yapar, Büşra Çeğil, Ece Kibaroğlu, Egemen Tuncer – Hacer Kıroğlu, Emin Berk, Hüseyin Demirbaş, İsmail Onur Gönüllü, Ömer Faruk Muslu, Özgün Şahin, Sarya Nurcan Kaya, Seda Kayatepe, Songül Berda Özdemir, Şafak Kocaoğlu, Şener Yılmaz Aslan, Şevval Konyalı, Şükrü Aslan, Ümran Hümayun.
Akbank 39. Günümüz Sanatçıları Ödülü Yarışması jüri üyeleri tarafından yapılan değerlendirme sonucunda kazananlar açıklandı. Gerçekleşen ödül töreninde sergide yer alan 21 sanatçıya 105 bin TL. lik ödül eşit olarak verildi.
Bu yıl yarışmanın teması; “Balkon?”
Balkon?
80’li yılların Viyana Teknik Üniversitesi’nde, (aralarında o dönem bu kurumda eğitim alan yazarın da bulunduğu) beşyüz mimar adayı ve akademisyene Friedensreich Hundertwasser şöyle seslenmişti;
“Bütün sorunumuz insancıllaştırmak.”
Konut sorununu teknik bir mesele olarak ele almış yüzyıl ortası rasyonalizmine hararetle karşı çıkan Avusturyalı ressamın, tıpkı resim ve heykel sanatlarındaki gibi, diploma koşulu aramaksızın, herkesin kendi evini de özgürce inşa edebilmesini savunuşu, bugünün dünyasında sıra dışı gözükmeyebilir. Ama söz konusu manifesto* üzerinden yapılacak bir okuma ile sıralanabilecek alt temalar derinlikli bir tartışmayı hak ediyor.
Geçtiğimiz bir buçuk yıl, içinde yaşadığımız evler, gündelik yaşam pratiklerinin mobil doğasının sarsıcı biçimde duraklaması ile bireysel varoluşumuzun temel uzantılarından biri haline geldi. Balkonsuzluğa, ışıksızlığa, boş duvarlara veya fazlaca doldurulmuş vitrinlere çözümler aradık. Ekranlar ve ev-ofis düzenleri ile mahremiyeti zayıflayan evler, artık sığınılan limanlarımız değil. Her zamankinden daha bilinçli olarak, bize öğretecek çok şeyi olan iklimsel değişikliklere tanık oluyoruz. Sanat pratikleri de geleceğe dair bir şeyleri sabitleme, öngörme arzusu ya da spekülasyon yaratma çabalarının naifliğinin bilincinde hem durağan, hem de son derece aktif.
Evler sanatın her formuyla dolup taşıyor ama içeri ve dışarı ilişkisinin yeni ifade ve etki biçimleri kazanmaya devam ettiği pandemi günlerinde ev özgürleştirici bağlamıyla çağdaş sanat evreninde nerede duruyor? Balkon?