Doğum tarihi:
Ölüm tarihi ve yeri:
Defnedildiği yer:
Ebeveynleri:
Çocukları:
Daha fazla göster
Eğitimi
Zamanın önemli ilim merkezlerinden Buhara’ya giden Ahmed Yesevî burada Yûsuf Hemedânî’nin talebesi oldu. Bazı kaynaklarda Yesevî’nin Şihâbeddin Sühreverdî (ö. 632/1234) veya Ebu’n-Necîb Sühreverdî (ö. 563/1168-69)’nin talebesi olup icâzet aldığı söylenir. Akrabaları arasında başka şeyhler de olan ve babasının Yesi’deki halifesi Musa Hoca ile yakınlığı bulunan Ahmed Yesevî’nin bu akraba çevresinden de iyi bir eğitim almış olması muhtemeldir.
Hayatı
Eğitimini bitirdikten sonra Yesi’de bir irfan mektebi kurup insanları dinî ve ahlâkî yönden yetiştiren Hoca Ahmed Yesevî, tasavvufî düşüncelerini Türkçe ve sade şiirler ile anlatmış, Hikmet adı verilen bu şiirler zamanla toplanarak Dîvân-ı Hikmet meydana gelmiştir. Sohbetlerinde ve şiirlerinde en çok işlediği konular Allah ve peygamber sevgisi, fakir ve yetimleri korumak, dinî kurallara riayet, güzel ahlâk, zikir, nefs ile mücadele, kendini eleştirmek, ölümü düşünmek, manevî mertebeleri gibi mevzulardı.
Rivayete göre Ahmed Yesevî altmış üç yaşına geldiğinde dergâhında yerin altına küçük bir oda şeklinde çilehane/halvethâne yaptırdı. Ömrünün kalan kısmını çoğunlukla orada ibadet ve tefekkürle geçirdi.
Ahmed Yesevî’nin İbrahim adında bir oğlu olmuşsa da kendisi hayattayken vefat etmiştir. Yesevî’nin nesli Gevher isimli kızı sayesinde devam etmiştir. Türkistan, Mâverâünnehir ve Orta Asya’da olduğu gibi Anadolu’da da kendilerini Ahmed Yesevî’nin neslinden sayan pek çok ünlü şahsiyet çıkmıştır. Semerkantlı Şeyh Zekeriyyâ, Üsküplü Şâir Atâ ve Evliya Çelebi bu isimlerden birkaçıdır.
XIV. yüzyılın sonunda Emîr Timur, Türkistan bozkırlarında şöhreti ve nüfuzu iyice yayılmış olan Ahmed Yesevî’nin kabrini ziyaret edip kabrin üstüne bir türbe yapılmasını emretmiş, birkaç yıl içinde türbe, cami ve dergâhıyla birlikte bir külliye oluşturmuştur. Bugün bu türbe Orta Asya’nın en önemli ziyaret yerlerinden birisidir. Vefatından sonra defnedildiği yere zamanla büyük bir külliye yapılınca kütüphane, aşevi, mescid ve derviş hücrelerinden oluşan yeni ve daha büyük bir eğitim merkezi meydana gelmiş olmalıdır.