Site icon 35 İzmir Haberleri

Atatürk’ün Spor ve Sporcuya verdiği önem

Atatürk'ün Spor ve Sporcuya verdiği önem

Atatürk'ün Spor ve Sporcuya verdiği önem. ( İzmir Haberleri 35 )

Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk sporu her yönü ile teşvik eden Ulu Önder Atatürk, spor sayesinde zindelik ve güç kazanılacağını söylüyordu. Sağlık açısından vazgeçilmez bir unsur olan sporu kendisi de yapmaktaydı.

En çok sevdiği spor ise güreşti. Güreşi her yönüyle teşvik eden Atatürk, güreş müsabakalarını izlemekten büyük keyif alırdı. Özellikle milli güreşçilerin elde ettiği başarılar karşısında çok heyecanlanır, onları tebrik ederek ödüllendirirdi.

Özel bir sevgi duyduğu ağır sıklet dünya şampiyonu Çoban Mehmet’le bir müsabaka sonrası Florya’daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde şakalaşmış ve ona şöyle demişti:

– Sen herkesi kolayca yeniyorsun Mehmet, seninle güreş tutsak, beni de yenebilir misin?– Çoban Mehmet’in cevabı ise; “Sizi bütün dünya yenemedi Paşam, ben nasıl yenebilirim?” şeklindeydi. Atatürk, Çoban Mehmet’in bu cevabı karşısında duygulanmış ve kendisini alnından öpmüştü.

Atatürk’ün bilfiil yaptığı üç spor vardı. Askerlik hayatında başladığı ve ömrünün son yıllarına kadar fırsat buldukça sürdürdüğü binicilik, İstanbul’da geçirdiği yaz tatillerinde devamlı olarak uğraştığı yüzme ve zaman zaman da kürek sporları…
Yaz aylarında, Florya Köşkü’nde istirahatte bulunduğu günlerde sandala binerek kürek çekmeden çok hoşlandığı bilinen bir gerçektir.

“Denize inmek medeniyetin şiarıdır” diyen Atatürk, Fenerbahçe kıyılarının gençliğin deniz sporlarıyla uğraşacağı bir merkez haline getirilmesi yolunda ilgililere direktifler vermişti.

Onun için sporu her yönü ile destekleyen, bazı spor dallarını ise bilfiil yapan Atatürk’ün spora verdiği değeri Türk gençliğinin yetişmesi açısından rehber olarak görmek lazımdır.

Her alanda olduğu gibi sporda da bilimin ışığından ayrılmamayı tavsiye eden Atatürk’ün, Türk sporuna olan desteği ve katkısı, sporun bütün yurtta yaygınlaştırılması ve örgütlenmesi yolunda olmuştur.

Ulu önderin, Türk sporundaki ilk imzasını izcilikte görmekteyiz. 1915 yılında, “Osmanlı Genç Dernekleri Genel Müfettişliği” ne atanmasından kısa süre sonra bir rapor hazırlayarak zamanın hükümetine sunar.

1922’de ise Türkiye’nin ilk spor teşkilatı olan “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” İstanbul’da kurulmuş, bu ilk spor cemiyetinin ve federasyonlarının yöneticileri Atatürk’ün meydana getirdiği ortamla seçimle belirlenmiştir.

16 Ocak 1923 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında, “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” kamu yararına kurulmuş bir dernek olarak kabul edilmiş ve böylece ilk kez devlet spora ve sporcuya destek ve yardım elini uzatmıştır.

Atatürk’ün ölümünü takip eden günlerde o zamanlar yalnız Avrupa’nın değil dünyanın en güçlü günlük spor gazetesi olan ve Fransa’da yayınlanan “L’Auto” yayınladığı geniş bir makalede Atatürk’ün spora verdiği büyük önemi uzun uzun överken şu satırlara yer vermiştir:

“Dünyada ilk defa beden eğitimini mecburi kılan devlet adamı o oldu. Yalnız kağıt üzerinde ve nutuklarda değil bunu bilfiil yerine getirdi. Stadyumlar ve çeşitli spor merkezleri tesis ettirdi.

Halk evlerinin spor kollarını bizzat mürakabe etti ve milletin mukadderatına hakim olduğu günden itibaren Türkiye’de spor gittikçe artan bir önem ve değer kazandı.”

Atatürk’ün hiç kuşkusuz “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözü de oluşturduğu genç Türkiye devletinin geleceği için düşündüğü ana esaslardan biriydi.

Nitekim daha cumhuriyetin ilanından önceki günlerde hazırlanan hükümet programlarında da bunu bulmak ve görmek mümkündür.

Exit mobile version