Site icon 35 İzmir Haberleri

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çevrim içi katıldığı İZTO Meclis Toplantısında konuştu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çevrim içi katıldığı İZTO Meclis Toplantısında konuştu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çevrim içi katıldığı İZTO Meclis Toplantısında konuştu. ( Anadolu Ajansı )

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliğinin ön gördüğü bütün demokratik kuralların Türkiye’de gerçek anlamda uygulanması gerektiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, çevrim içi katıldığı İzmir Ticaret Odası (İZTO) Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda katılımcıların sorularını yanıtladı.

“Ege Turizm Merkezi-ÇeşmeProjesi’ne destek verecek misiniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Eğer bu proje İzmir halkı tarafından beğenilirse, betonlaşma çok olmazsa, yeşil büyük ölçüde korunursa ülkeye döviz getirecek bir projeye negatif bakmayı asla düşünmüyoruz.” yanıtını verdi.

Yerel yönetimlerin dijital yapılanma konusunda yetersizliğine ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, belediyelerin en temel probleminin nitelikli eleman eksiği olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, belediyelerde kariyer sistemine uygun bir yapılanma olması gerektiğini dile getirerek, “Belediyelerde politik kaygılardan uzak bir kariyer sistemi olmalı. Belediye başkanları değişebilir ama o bürokratik yapı, kenti düşünen yapı, bu süreci götürebilir. Böylece yeni gelen belediye başkanına da sağlıklı bir süreç devredilmiş olur.” ifadelerini kullandı.

Bir katılımcının belediyelerin aldığı harçların çok yüksek olduğunu ifade etmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bu konuda bir standardın sağlanması için çalıştığını söyledi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu tabloyu, ekonomi, dış politika ve eğitimdeki açmazları herkesin bildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, her yıl yaklaşık 1,5 milyon gencin üniversiteden mezun olduğunu ve hepsinin istihdam edilemediğini dile getirdi.

– “Dünya, Türkiye’nin demokrasinin bütün koşullarını hayata geçirdiğini bilmelidir”

Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin 4 aşamalı bir stratejiyi hayata geçirmediği sürece belini doğrultamayacağını” savunarak, şunları kaydetti:

“Bunlardan birincisi; Türkiye’de gerçek anlamda, Avrupa Birliğinin ön gördüğü bütün demokratik kuralları kendi ülkemize getirmek zorundayız. Yani bütün dünya özellikle de İslam dünyası, özellikle de az gelişmiş ülkeler bir Müslüman ülke olarak Türkiye’nin kendi ülkesinde demokrasinin bütün koşullarını hayata geçirdiğini bilmelidir ve biz bunu anlatmalıyız. Bu aynı zamanda can ve mal güvenliği demektir, bu aynı zamanda yabancı sermayenin Türkiye’ye gelip yatırım yapması demektir. Bu aynı zamanda hukukun üstünlüğü, hak aramanın güvence altına alınması, insanların düşüncelerini özgürce ifade etmeleri demektir. Demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını sağladığımız zaman önemli bir projeyi, önemli bir adımı hayata geçirmiş oluyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM) açtık, 101’inci yılındayız. TBMM Mustafa Kemal Atatürk’e Kurtuluş Savaşı’nda Başkomutanlık yetkisini 3 ay süreyle vermiştir, ‘Yetki bendedir’ demiştir, Mustafa Kemal Atatürk’e bile yetkisini sınırlı süreyle vermiştir. Yani o kadar güçlü bir Meclis, o kadar üzerinde hiçbir gölgeyi kabul etmeyen bir parlamento. Şimdi aynı parlamentoya bakın, şimdi parlamentoda vesayet var. El kaldırıp indiriyor milletvekilleri, emin olun yüzde 80’i neden el kaldırıp indirdiğini bilmiyor. Grup başkanvekiline bakıyor o el kaldırırsa kaldırıyor, indir deniyorsa indiriyor. Böyle bir parlamento olmaz, parlamento eğer sarayın vesayeti altındaysa böyle bir parlamento olmaz, irade olmak zorunda, iradenin özgür olması lazım. Milletvekilinin çıkıp ‘şurada hata var’ demesi lazım.”

Bir diğer stratejiyi “Türkiye’nin ekonomi politikasını yeniden şekillendirmesi gerekiyor.” olarak açıklayan Kılıçdaroğlu, bu konudaki sihirli sözcüğün “Üreten Türkiye” olduğuna dikkati çekti.

– “Üniversiteler özerkse üreteceğiz”

Kılıçdaroğlu, neyin üretileceğinin çok iyi planlanması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Eğer siz katma değeri yüksek ürün üretmeye odaklanmadıysanız başka ülkelerin ürettiği ürünleri tüketen ülke olursunuz. Katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceğiz? Üniversiteler özerkse üreteceğiz. Üniversitelerin bilimsel, yönetsel, mali özerkliği olacak, üniversitelerde her türlü düşünce tartışılabilecek. Üniversitelerin, akademik dünyanın önündeki engelleri kaldıracaksınız, onlara her türlü desteği vereceksiniz. O zaman onlar üretecekler ama onları elle tutulur metaya sanayici dönüştürecek. Şimdi üniversiteler bilgi üretemiyor, bilgi üretemeyen üniversite felaket olur. 100 küsur üniversitemiz var. Peki dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına giren üniversitemiz kaç tane? Üniversite, eğitim kavramı üzerinde durmamız gerekiyor, aynı zamanda planlama. Eğer siz geleceğinizi planlamazsanız, ülkeyi yönetemezsiniz ve kaos çıkar. Devlet Planlama Teşkilatını kapattık. Acaba kaç iş adamının haberi var?”

Gelecek planlanmasının mevcut kaynaklarla birlikte yapılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Üreten Türkiye istiyorsak kaynakları verimli ve yerinde kullanmalıyız.” dedi.

Stratejinin 3’üncü ayağına ilişkin ise Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Güçlü bir sosyal devlet inşa etmek zorundayız. Açların ve tokların bir arada olduğu ülkede huzur olmaz, herkesin karnının doyması lazım. Herkesin belli bir gelir elde edebileceği bir yapıyı kurmak zorundayız. Stratejinin dördüncü ayağı sürdürülebilirlik. Demokrasi sürekli gelişen bir kavram, siz de sürekli gelişen o kavrama ayak uydurmak zorundasınız. Üretim, teknoloji sürekli gelişen kavramdır, bütün bunları Türkiye izlemek zorundadır. Sürdürülebilirliği sağlamaktaki sihirli anahtar da devlette liyakattir. Devlette liyakat olursa sürdürülebilirliği sağlarsınız.”

Kılıçdaroğlu, siyasette etik değerlerin olmadığını iddia ederek, “Siyasette etik değerler yoksa sorunumuz var. Bizim bir vaadimiz var. Diyoruz ki, iktidara geldiğimizde ilk yapacağımız kanun siyasi ahlak kanunu olacak. Siyasetçini ahlaklı olması lazım ve vatandaşına hesap vermesi lazım.” diye konuştu. Kaynak (AA)

Exit mobile version