Site icon 35 İzmir Haberleri

Erken Teşhisle Rahim Ağzı Kanserinin Tedavisi Mümkün

Erken Teşhisle Rahim Ağzı Kanserinin Tedavisi Mümkün

Erken Teşhisle Rahim Ağzı Kanserinin Tedavisi Mümkün. ( İzmir Haberleri 35 )

Bilinen vakaların neredeyse tamamına yakını HPV virüsüne bağlı olarak ortaya çıkan rahim ağzı kanseri, çoğu kanser türünde olduğu gibi erken teşhis edilirse başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor. “Erken evrede tedaviye başlanılan kanserlerde tedavi başarısı nerdeyse yüzde 100’e yakındır, ilerlemiş olgularda ise bu oran düşmektedir” diyen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Derman Başaran, rahim ağzı kanserine ilişkin merak edilenleri anlatıyor.

Rahim ağzı, rahmin yani vajina içine doğru olan uzantısıdır ve serviks olarak da adlandırılır. Rahim ağzının temel görevi gebelik sırasında son doğum anına kadar kapalı kalmak ve doğum anında ise, genişleyerek ve incelerek vajinal doğumun gerçekleşmesine yardımcı olmaktır. Rahim ağzı, vajina içine doğru bir uzantı oluşturduğu için dış etkenlerle sık sık karşılaşır ve rahim ağzı enfeksiyonları, pelvik enflematuvar hastalık gibi durumlara bağlı olarak görülebilir. Rahim ağzında önem teşkil eden diğer bir durumun ise rahim ağzı kanseri olduğunu söyleyen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Derman Başaran, bu problemin temel belirtilerini şöyle sıralıyor: “Kanlı veya et suyu şeklinde kötü kokulu sulu bir vajinal akıntı olması. İlişki sonrası tekrarlayan vajinal kanama, adet arası dönemlerde kanama olması, kasık ağrısının nedeninin anlaşılmaması.”

Rahim ağzı kanserinin yüzde 99.7’si HPV virüsünden kaynaklanıyor

Son yıllardaki bilimsel araştırmalar rahim ağzı kanserinin çok büyük bir kısmının (%99.7) HPV adı verilen bir virüse bağlı olarak görüldüğünü göstermiştir. HPV cinsel yolla bulaşan bu virüsün cinsel aktif olan yetişkinlerin büyük bir kısmında hayatlarının bir evresinde görüldüğünü ve geçici enfeksiyona bağlı olduğunu belirten Doç. Dr. Başaran, şu bilgileri veriyor: “HPV virüsü enfeksiyonunun devam ettiği kadınlarda rahim ağzı kanseri riski artar. Ancak HPV enfeksiyonunun kalıcılık gösterdiği her kadın hemen rahim ağzı kanserine yakalanmaz, bu yıllar alan bir süreçtir. Kanser oluşumuna kadar geçen süreçte rahim ağzında bazı kanser öncüsü lezyonların oluştuğu bir geçiş dönemi olur. Sevindirici olan nokta ise tarama yöntemleri olan rahim ağzı yayması (pap smear testi) ve HPV testleriyle hastalar henüz rahim ağzı kanserine yakalanmadan saptanıp tedavi edilebilir.”

HPV aşısı umut veriyor

Son 15 yıldır uygulanmakta olan HPV aşısının tarama programlarından daha etkili ve daha umut verici olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Başaran, Henüz HPV ile teması olmayan genç kadınların aşılandığı takdirde cinsel organlarda oluşabilecek olan siğiller ve rahim ağzı kanseri öncüsü olan lezyonlara karşı yüzde 90’ın üzerinde bir koruyuculuk elde edilebileceğinin altını çiziyor. Doç. Dr. Başaran, rahim ağzı kanserinin HPV virüsü dışındaki diğer nedenlerini ise şöyle açıklıyor: “Yüksek riskli HPV ile kalıcı enfeksiyon görülmesi (HPV Tip 16, Tip 18, Tip 31, Tip 33, Tip 45 gibi), sigara, erken yaşta başlayan cinsel hayat, çok partnerli cinsel hayat, AIDS, organ nakli yapılmış, romatolojik nedenlerden steroid veya bağışıklık baskılayıcı kullanımı da rahim ağzı kanserinin diğer nedenleri arasında yer alıyor.”

Hastalık rahim ağzında ise ameliyat tercih ediliyor

Rahim ağzı kanseri tanısı koyulduktan sonra çekilen PET ve MRG’lar ile hastalığın evresi belirleniyor ve hastalık rahim ağzından başka bir yere yayılıp yayılmadığı değerlendiriliyor. Hastalığın sadece rahim ağzına sınırlı olduğu hastalarda cerrahi tedavinin tercih edildiğini anlatan Doç. Dr. Başaran, “Ameliyatta rahim ağzı ve çevre dokular aynı zamanda da büyük damarların etrafındaki lenf bezleri temizlenir. Eğer yapılan incelemeler sırasında hastalık rahim ağzının dışında da görüldüyse, yapılması gereken radyoterapi yani ışın tedavisidir. Tüm kanserlerde ortak olan bir nokta, hastalık ne kadar erken yakalanırsa o kadar başarılı tedavi edilebilir. Erken evrede tedaviye başlanılan kanserlerde tedavi başarısı nerdeyse yüzde 100’e yakındır, ilerlemiş olgularda ise bu oran düşmektedir” diyor.

Exit mobile version