D.E.Ü. Devlet Konservatuvarı haberler. Son Dakika haber başlıkları ve gelişmeler

D.E.Ü. Devlet Konservatuvarı Ülkemizin koşullarına göre konservatuvar, “Yetenekli çocuklarımızı ve gençlerimizi seçerek, müzik ve sahne sanatları alanlarında onlara evrensel bir sanat eğitimi veren, sanat kurumlarımıza yorumcu, uygulayıcı, yaratıcı ve araştırıcı sanatçılar yetiştiren yüksek dereceli meslek okulu” olarak tanımlanmaktadır. Gençlerimize yönelik müzik eğitimini bu tanıma uygun biçimde sürdüren, eğitimden aldığı sonuçları çeşitli etkinliklerle halkımıza sunan ve eski adı “İzmir Devlet Konservatuvarı” olan “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarının kuruluşu, ilk çalışma yılları ve gelişimi, müzik kalkınmamızın tarihi içinde parlak bir sayfadır. Bu altın sayfanın yazılışını gelecekte de sürdürmek, İzmir’deki müzikçilerin en kutsal görevi olmalıdır.

Adres:

Tınaztepe Yerleşkesi Adatepe Mah. No:, D:209, 35390 Buca/İzmir

Telefon:

(0232) 301 65 01

Daha fazla göster

İzmir Konservatuvarı Öncesine Kısa Bir Bakış

D.E.Ü. Devlet Konservatuvarı Türkiye’nin Konservatuvar görünümü taşıyan ilk sanat ve eğitim kurumu, 1831”de Osmanlı sarayına bağlı olarak kurulan “Müzika-i Hümâyun”dur; ancak buradaki eğitimin temel ilkesi, ordu için gerekli olan bando sanatçılarının yetiştirilmesiydi. Orkestra çalışmaları ikincil önemdeydi ve senfoni orkestrası, Padişahın yasaklaması nedeniyle 1918 yılına dek halk önünde dinleti verememişti. Bu bakımdan, yukarıdaki tanıma uygun olarak ülkemizde açılan konservatuvarları Cumhuriyet yönetimine borçluyuz. Gerçekten de “Konservatuvar” sözcüğünü resmi ağızdan ilk kez kullanan kişi Büyük Atatürk olmuştur. Eşsiz insan, daha 1923 yılında TBMM’nde verdiği bir söylevde, Konservatuvar konusuna da değinmektedir. Metni, Ahmed Adnan Saygun’un günümüz Türkçe’sine yaptığı çeviriyle aktaralım: “Uygulamalı ve her konuyu kapsayan bir Milli Eğitim için vatanın sınırları içinde önemli merkezlerde çağdaş kitaplıklar, bitkiler ve hayvanlar için bahçeler, konservatuvarlar, laboratuvarlar, müzeler ve güzel sanatlar için sergileme galerileri gerekli olduğu gibi özellikle şimdiki iller teşkilatına göre ilçe merkezlerine kadar bütün memleketin basımevleriyle donatılması da gerekmektedir .”

Geleceğe yönelik böyle bir uyarıya karşın konservatuvar olgusunun güzel İzmir’e de yansıtılması epey geç bir tarihe rastlar. Oysa ki 1923”te İstanbul’da etkinliğe başlayan Darülelhan (Sonraki “İstanbul Belediye Konservatuvarı”), 1924”te Ankara’da açılan “Musiki Muallim Mektebi” ve 1936”da bu okulun bünyesinde kurulan “Ankara Devlet Konservatuvarı” ile Büyük Önder’in uyarısı bir ölçüde de olsa dikkate alınmıştır.

İzmir’deki gecikme haksızdı; çünkü 19. yüzyılda Mithat Paşa’nın açtırdığı “Sanayi Mektebinde çeşitli beceriler ile birlikte müzik eğitimine de yer verilmekteydi. İsmail Zühtü (1876-1924) gibi değerli bir besteci, Veli Kanık (1881-1953) gibi ünlü bir müzik adamı bu okulda yetişmişti. 1912 sıralarında açılan “İttihat ve Terakki Numune Mektebinde ise İsmail Zühtü’nün yönetiminde gerçekleştirilen kapsamlı müzik eğitimi sayesinde 80 kişilik dört sesli karışık koro oluşturulmuş, Türk gençlerine evrensel müzik beğenisi aşılanmış, Değerli bestecimiz Ahmed Adnan Saygun (1907-91) burada Öğrenim yapmıştı. 1935”te ünlü besteci Paul Hindemith (1895-1963) Türk Hükümetinin çağrılısı olarak ülkemize gerçekleştirdiği ilk inceleme gezisinde edindiği görüş ve önerilerini, “Mavi Kitap” (Blau Buch) olarak bilinen raporla hükümete sunmuş, bu raporu hazırlarken İzmir’e de gelmişti. Gültekin Oransay”ın (1930-89) “Türk Küğ Yaşamının Kalkınması için Öneriler” başlığı ile dilimize çevirdiği belgenin İzmir’le ilgili bölümü özetle şöyle-dir: İzmir halkı müziğe isteklidir. Bu kent açısından en tutarlı önlem, Avrupalı bir uzmanın yönetiminde kurulması gereken dört sesli karışık korodur. Amaç, koroya katılanların müzik beğenisi yönünden eğitilmesi olmalı, çalışmalar bir ya da iki sınıflı “Müzik Okulu” ile desteklenmeli, yetenekli adaylar Ankara’da açılacak olan Akademi”ye gönderilmeli ve okul zaman içinde geliştirilme-lidir. Hindemith”in önerdiği okulun başına ünlü Alman eğitimci ve müzikçi Eduard Zuckmayer”in (1890-1972) getirilmesi düşünül-müş ve kendisi 1936 yılının Nisan ayında ülkemize gelmişti ; ancak anılan okul, o yıllarda açılamadı.

Müzik Okulunun Kuruluşu

D.E.Ü. Devlet Konservatuvarı Konuya girmeden önce 1940”lı ve 50”li yılların İzmir ”inde, bir müzik okulunu ya da konservatuvarı destekleyebilecek ortamın ne olduğuna kısaca bakmakta yarar görüyoruz: 1924-25”te ve 1931”de “Musiki Yurdu” olarak adlandırılan kısa süreli iki amatör orkestra çalışmasından sonra 1943”te Belediye Bandosu kurulmuştu. Bu bando, resmi görevinin yanında her Pazar günü Kültürparkta açık hava dinletileri verirdi. Bando ile birlikte amatör Senfoni Orkestrası çalışmalarına da yeniden başlandı. Orkestranın üyeleri, bandodaki bazı elemanlarla yaylı çalgı çalan amatör müzikçilerdi. bandoyu çalıştıran Fuat Türkoğlu orkestrayı da yönetirdi. İstanbul’dan gelerek İzmir’e yerleşen Madam Marta Amati de yaylı çalgılardan sorumluydu. Orkestra zaman zaman senfonik dinletiler verdi. Ayrıca yine amatörlerin salon orkestraları vardı. Eğitimci ve piyanist Selahattin Göktepe ise 1952”de “Göktepe Konserleri” denilen ve İzmir’e yeni bir soluk getiren etkinliği başlatmıştı. Hiç kuşkusuz böylesi kımıldanışlar, bir Müzik Okulunu ya da Konservatuvarı destekleyecek, onun gelişmesine katkıda bulunacak düzeyde değildi. Bu bakımdan Konservatuvar, kuruluşunun ilk yıllarında yalnız bir ortamda çalışmanın yol açtığı güçlükleri yenmek zorunda kaldı. Yeniden konuya döner-sek: “Mavi Kitapta sözü edilen Müzik Okulunun başkantısı 1954”te kurulabildi. İzmirli müzikseverler bu amaçla sık sık Ankaradaki yetkililere baş vurmuş, konu başkentte kapsamlı biçimde tartışılmıştı. Varılan karara göre okul, Konak semtinde, Bahribaba Parkının karşısındaki küçük binada açılacaktı. Hocamız Ahmed Adnan Soygunun bir söyleşi sırasında anlattığına göre kuruluşa ilişkin bütün ayrıntılar konuşulmuş, sıra müdürün atanmasına gelmişti. En uygun adayın Orhan Barlas olduğu görüşünde birleşildi; çünkü Barlas, Viyana’da yaptığı bestecilik ve orkestra yönetmenliği çalışmalarını tamamlamış, bir süre önce yurda dönmüştü. Eşi Seride Barlas da iyi bir piyanistti. Okulun kuruluşu ve geliştirilmesi onlara emanet edilebilirdi; atanmaları ivedilikle yapıldı ve “İzmir Müzik Okulu”, 18 Ocak 1954”te etkinliğe geçti. Orhan Barlas, okul binasının yıkılışı nedeniyle 12 Şubat 1991”de yapılan veda töreninde okunmak üzere Almanya’dan Sayın Numan Pekdemir’e gönderdiği anı niteliğindeki mektubunda, atanma olayını ve “Müzik Okulu’nun ilk günlerini şöyle anlatır:

“Konservatuvar, 1954 yılı başında ”İzmir Müzik Okulu” ismi altında açıldı. Eşimle bana, daha Ankara’dayken böyle bir kuruluş için İzmir’e gidip gitmeyeceğimiz sorulmuş, fakat aradan bir hayli zaman geçmesine rağmen arkası gelmemişti. Vaktaki o zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar nutkunda, ”İzmir”de bir Müzik Okulu açtık” dedi, okulun ilk kuruluşuna lazım olacak parayı bile temin etmeden bizi apartopar İzmir’e yolladılar. Okul olarak kullanacağımız binanın durumu şöyleydi:” “Alt katta büyük bir oda; içinde bir yazı tahtası ve bir kenarda da örümcek tutmuş bir ut. Üst katta ise iki oda. Okul girişinin sağ tarafında Gül Gazinosu. Sol tarafında ise (Şimdiki müdür odasının karşısına düşen) Güreş Salonu. Gül Gazinosunda devamlı düğünler yapılıyor; Güreş Salonunda ise muhtelif spor faaliyetleri. Biz de bunların arasına sıkışmış odalarda öğrencilere bir şeyler öğretmeye çalışıyoruz.”

Çalışma koşulları uygun değildi. D.E.Ü. Devlet Konservatuvarı Ödeneksizlik yüzünden günlük işler yürütülemiyordu. İzmir’in değerli eğitimcilerinden Garra Sarmat ile Enver Demir, duruma sahip çıkarak Barlas’a bazı Aile Birliği kuponları sağladılar. Bunlarla bankalardan okul için para toplandı. Kentin önde gelen müzik öğretmenlerinden Ziya Ajlan Atrek ise geçici olarak bir piyano verdi. Böylece derslere başlanabildi. Müzik Okulunda Eğitim, Ortaokul ve Lise öğrencilerine yönelik Piyano, Keman ve Ses Eğitimi kurslarından oluşuyordu. Solfej ve Uyum Bilgisi (Armoni) dersl eri de okutulmaktaydı.

Müdür Orhan Barlas ile birlikte okulda şu öğretmenler görev yapmaktaydı:

Seride Barlas: Piyano,

Madam Marta Amati: Keman,

Nazime Aybirtek: Ses Eğitimi,

Şahap Ruhselman ve Muzaffer Uz: Solfej.

Bu değerli sanatçılar, hem Müzik Okulunun hem de Konservatuvarın kurucularıdır; hocalarımızı saygıyla anıyoruz.

Orhan Barlas, yukarıda sözü edilen ve amatörlerden oluşan Senfoni Orkestrası”nı geliştirerek, yılda on dolayında dinleti verebilir duruma getirdi. Ayrıca spor salonu okulun bünyesine alınarak onarıldı ve dinleti salonuna dönüştürüldü. Düğün salonu da okula katıldı ve çalışma yeri olarak kullanıldı.

İzmir Devlet Konservatuvarının Kurulması

D.E.Ü. Devlet Konservatuvarı Böylesine olumlu gelişmelerin ve kurslara katılan öğrencilerde görülen başarının mutlu sonucu olarak 1958 yılında Müzik Okuluna “Konservatuvar” statüsü verilmesi kararlaştırıldı. 1958-59 ders yılı başında yapılan sınavla okula beş öğrenci alındı ve 26 Aralık 1958”de düzenlenen küçük bir törenle “İzmir Devlet Konservatuvarı” resmen açıldı.

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı, törenden sonra okulun anı defterine şu satırları yazmıştı: “Bu müesseseyi en güzel ve en iyi bir şekilde tesis etmek bir sanat borcudur. Bu hizmeti mutlaka yerine getireceğiz.” Eğitime ilişkin ilk önlem olarak, Müzik Okulundaki öğrencilerden isteyenler, 1959 yılının Haziran ayında yapılan sınavla Konservatuvar sınıflarına uyarlandı. Sınav kurulunda, “Ankara Devlet Konservatuvarı Danışma Kurulu” üyeleriyle İzmir Devlet Konservatuvarının öğretmenleri vardı. Kuruluştaki en önemli aşama böylece tamamlanmış oldu. Değerli bestecimiz Ulvi Cemal Erkin, anılan sınav sırasındaki izlenimlerini 7 Haziran 1959 tarihinde okulun anı defterine şöyle yazmıştı: “Ciddi çalışma ve didinmemiz sonucunda alevlendirdiğimiz kıvılcım, memleketimize bir konservatuvar kazandırdı. Siz İzmir Konservatuvarı mensuplarına ve bütün müzik alemine hayırlı olmasını dilerim.” Kuruluşu izleyen on yıl içinde konservatuvardaki çeşitli bölümlere bağlı sanat dalları etkinliğe geçirildi. Devlet Tiyatrosunun İzmir’deki varlığı, ilk yıllarda konservatuvarda da Tiyatro Bölümünün açılmasına olanak vermişti; ancak 1961-62 ders yılında öğretmen kadrosunun yeterli olmadığı görülerek anılan bölüm kapatıldı; öğrencileri Ankara Devlet Konservatuvarına nakledildi.

D.E.Ü. Devlet Konservatuvarı Yol tarifi