Karaburun haberler. Son Dakika haber başlıkları ve gelişmeler

Karaburun, Türkiye’nin İzmir ilinin bir ilçesidir. İlçenin güneyinde Urla ilçesi; batısında, kuzeyinde ve doğusunda Ege Denizi bulunmaktadır. Karaburun Yarımadası’nda bulunan ilçe, nüfus bakımından ilin en küçük ilçesidir.

Rakım:

50 m (160 ft)

Alan:

415 km²

İl alan kodu:

0232

İl plaka kodu:

35

İl:

İzmir

Coğrafi bölge:

Ege Bölgesi

Daha fazla göster

Karaburun Tarihçesi

Karaburun ve çevresinde yapılan kazıların sonuçları, bölgenin Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu gösteriyor. Karaburun ilçe merkezinin 3-4 km güneyinde Çakmaktepe mevkiinde yapılan kazılardan elde edilen taş el baltaları, bir takım öğütme araçları, kesici aletler, çanak ve çömlekler MÖ 4000 tarihinden itibaren bölgenin yerleşim alanı olduğunu göstermektedir. Bir belde ile 13 köyün merkezi durumunda olan Karaburun 1415’te Osmanlı topraklarına katıldı; 19 yüzyılın sonunda Aydın Vilayeti’nin İzmir merkez ilçesine bağlı nahiye merkezi oldu. Daha sonra Çeşme ilçesine bağlı Ahırlı isminde bir bucak iken, 1910 yılında Çeşme’den ayrılarak ilçe haline getirildi ve adı değiştirilerek Karaburun denildi.

Karaburun’da tarihi değerlerin, kültür öğelerinin oluşmasında 1400’lü yıllarda meydana gelen Börklüce Mustafa ayaklanması önemli yer tutar. İslam tasavvufunun Vahdet’i Vücud Okuluna mensup ünlü Türk mutasavvıf, filozof ve kazaskeri Simavne Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin’in düşüncelerine Karaburun’ yaymaya çalışan Börklüce Mustafa, yaklaşık 5 bin kişilik halk kitlesini de arkasına alarak yörede Osmanlı yönetimine karşı ayaklanma başlatır. Çelebi Mehmet döneminde uzun çabaların ardından Beyazıt Paşa’nın ordusu tarafından yakalanan Börklüce Mustafa Ayasuluk’a (Selçuk) götürülerek yandaşlarıyla birlikte öldürülür. Diğer müridi Torlak Kemal de Manisa’da ele geçirilip idam edilir. Ölümünün ardından Bedrettin’in halen yaşadığı söylencesi yörede yaygınlaşmış, birçok halk şiirine ve destanına konu olmuştur.

Karaburun’un tarihi sürecinde önemli yer tutan bir başka olay da Balkan Savaşları’dır. Savaş sonrasında batı Anadolu’ya hakim olan kargaşa ve kaos ortamında Karaburun ve köyleri de etkilenir. Bu topraklarda yüzyıllardır Türkler ile aynı ya da komşu köylerde yaşamış olan, yöresel deyimle Farisi Türkçe konuşan Rumlar bu yöreleri terk etmek zorunda bırakıldılar. Bu olaydan sonra 20. Yüzyıl’ın başından günümüze kadar bazı yörelerin adlarında değişiklikler yapılarak yeni yerleşim birimlerinin oluşturulduğu biliniyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 23 Mayıs 1919 tarihinde Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilen bölge 17 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarıldı. Yunan askerlerinin çekilmesi ile birlikte yerli Rumlar da bölgeyi terketmek zorunda kaldı ve bunun sonucunda bölgede ekonomik ve toplumsal alanda büyük değişiklikler meydana geldi. Bu tarihten sonra yarımadanın nüfusu oldukça azaldı.

Karaburun adının nereden geldiği konusunda çok değişik görüşler ve varsayımlar mevcut. Çok eski dönemlerde, yarımadanın adının “Capo Calaberno” olması, adının buradan değişerek geldiğini düşündürmektedir. Bir varsayıma göre ise; deniz yoluyla yarımadaya ilk varışta “Kömür Burnu” denilen mevkinin görülmesi nedeniyle, kayaların rengi esas alınarak “Karaburun” denildiği şeklindedir. Bir başka varsayım da eski Türk adlandırma usullerinde; kuzey yönünün “kara”, güney yönünün ise “ak’” olarak adlandırılması mantığına dayandırılmaktadır. Şimdiki ilçe merkezi eski haritalarda “Karaburun”, Esendere burnu ise “Akburun” olarak geçmektedir.

Karaburun Coğrafi Konumu

Karaburun, kendi adıyla anılan yarımadanın hatta belki de İzmir’in en bakir yöresidir. Sahip olduğu en önemli zenginlikle, bozulmamış doğası, mavi bayraklı plajları ve el değmemiş koyları ile kendisine has bitki örtüsüdür.

“Hurma’’ zeytinin “nergis’’ çiçeğinin ve “enginar’’ın hasını yalnızca Karaburun’da bulabilirsiniz.

İzmir ve çevresinin belki de en temiz denizi Karaburun’dadır. Deniz gördüğünüz her yerde denizden yararlanabilirsiniz.

Yarımadanın sahip olduğu “endemik” bitki örtüsünün korunması, ayrıca ilçe ile bütünleşen “Ada Martısı’’, ‘’Akdeniz Foku’’ gibi nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalan canlı türlerinin koruma altına alınması ve nesillerinin devamı konusunda çalışan çeşitli kurum ve kuruluşlara Karaburun Belediyesi tam destek vererek, gerek bu önemli değerlerin gelecek nesillere aktarılması, gerekse dışa açılım ve tanıtım bakımından ilçenin bu önemli hazinelerine sahip çıkıyor.

Karaburun Turizm

Karaburun konumu itibari ile açık denize baktığı için suyun devirdaim içinde olması nedeniyle, temiz bir denize sahiptir. Lodoslu ya da poyrazlı kötü hava koşulları nedeniyle dalgalı ve çalkantılı durumlar dışında, deniz çok berraktır.

Dik dağlık yapısı gereği kumsaldan çok kayalık yapıya sahip olan Karaburun, su altı zenginliği açısından dikkat çekicidir. Bu yapısı ile tüplü ve tüpsüz dalış meraklılarını ilgisini çeker. Balıkçılık ile ilgilenen içinde birçok fırsat yaratır.

Turizm sayfiye ağırlıklı olsa da, bahar aylarında açan yüzlerce çeşit çiçek temiz hava ve doğa meraklılarını kendine çeker. Özellikle kelebek ve çiçek fotoğrafçılığı trekking ile ilgilenen yerli turistlerin vazgeçilmez ziyaret noktalarından birisidir Karaburun yöresi.

Yaz aylarında öğleden sonra başlayıp hava kararıncaya kadar her gün düzenli esen imbat rüzgarına sahiptir. Bu esinti ilçeye sıcak havalarda da serinlik verdiğinden kavurucu yaz aylarının nispeten rahat geçmesini sağlar. Bunu yanı sıra rüzgar sörfü meraklılarına uygun bir ortam oluşturur.

Karaburun’u antik çağlardan bu yana içinde yer aldığı coğrafi alan günümüze çok zengin tarihi ve kültürel bir miras bırakmıştır. Gerek Prehistorik çağdan bu yana yörede yerleşimin bulunması, gerekse mitolojik öykülere konu olması Karaburun ve çevresinin değerini arttıran özellikler olarak karşımıza çıkıyor. Değişen ve gelişen turizm anlayışının bütün değerlerini Karaburun’da bulmak mümkün.

Kendine has doğal özellikleriyle, tarihi ve kültürel değerleriyle, yaz mevsimlerinde bile sakinliğini yetirmeyen turistik mekanlarıyla Karaburun turistik açıdan özel bir önem taşıyor. Köy pansiyonculuğu ve butik otel işletmeciliği yarımadada giderek gelişiyor.

Otellerin dışına çıkmadan tatil yapma anlayışının giderek terk edildiği, alternatif turizm seçeneklerinin hızla geliştiği günümüzde ‘”tertemiz ve bakir doğası” , yozlaşmamış insani değerleri, konukseverliği, binlerce yıldan süzülüp gelmiş sentez kültürü ile Karaburun yeni turizm yaklaşımlarının en cazip merkezlerinden biri haline geldi.

Karaburun, deniz, sualtı sporları, doğa yürüyüşleri, tırmanış faaliyetleri, köy turizmi, ekolojik ve agro turizm gibi turizm seçenekleri için ideal özellikleri taşıyor ve doğru strateji ve turizm politikaları ile çok yakında bölgenin en gelişmiş merkezlerinden biri haline gelecek.

Karaburun Tarihi Değerleri

Karaburun’un Kösedere Köyü Boyabağı yakınlarındaki kalıntı ve buluntular, M.Ö. 1000 M.S. 1000 yılları arasında bölgede yerleşildiğini gösteriyor. Karaburun ilçesinde günümüzde çok sayıda taş ocağı ve mermer işletmesi bulunuyor. Antik dönemde de bölge aynı amaçla kullanılmış ve eski taş ocakları bu nedenle tescillenmiştir. Büyükada’da Roma Dönemi Kaya Mezarları tespit edilmiştir. Hisarcıkaltı mevkiindeki kale kalıntısı, bölgede Doğu Roma İmparatorluğu’nun geç döneminde de yerleşim olduğunu gösteriyor. Bölgedeki Eski Çullu Camii ve Eski Mordoğan Ayşe Kadın Camii erken dönem Türk hakimiyetini göstermektedir.

Ayşe Kadın Camii

Mordoğan beldesinde 700 yüzyıl önce Ayşe Kadın isimli bir kızın vasiyeti üzerine annesi tarafından Türkiye’de bir eşi olmayan, modeli Kabe’den getirilen bir camii yaptırılmış, Mordoğan’ın nergisi, sümbülü, karanfili, zeytini genç kız tarafından çeyizine işlenmişti. Camiyi yapan usta, genç kızın elle işlediği bu motifleri caminin kubbesine doğal ot ve yumurta beyazı karışımı boyalarla işlemiştir. Ahşap doğrama ve minberi küçük parçalardan geçmeli olarak yapılmıştır. Camii içinde 450 yıl önce ahşaptan yapılan 2.5 metre boyundaki saat halen çalışır vaziyettedir. O dönemden bu yana hiç onarım görmeyen cami şu sıralar İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılıyor.

Mitoloji

Karaburun’un (Eski adıyla Mimas) Yunan mitolojisinde sıkça yer aldığını görmekteyiz. Homeros’un ünlü eseri Oddysea’da rüzgarlı Mimas (Windy Mimas) olarak geçen “Mimas Dağı”, bugün Bozdağ diye adlandırdığımız dağdır. Bu dağın eskiden Mimas olarak adlandırılması “mitolojik tanrılarla savaşan gigantların (Devler) başında yer alan ve tanrı Zeus’u çok zorlayan Mimas isimli devin, üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek öldürüldüğü ve bir daha uyanmamak üzere söz konusu dağların altına gömüldüğü’’ hikayesine dayanmaktadır.

Karaburun Yarımadası’nın ne denli rüzgar aldığı ve tarih boyunca bu rüzgarı kullanarak, sayısız değirmenler yapıldığı düşünülürse Mimas ile aradaki ilişkisi kolayca kurulabilir.

Yine Narsisus’un adını alan ve bugün aynı özelliklerle sadece Karaburun Yarımadası’nda yetişen ‘’Nergis’’ çiçeği arasında bir bağ kurulmaktadır. Bir su birikintisinde kendi aksine gördükten sonra kendisine aşık olan Narsisus’un (Narsizim kelimesi buradan türemiştir) aşkından eriyerek nergis çiçeğine dönüştüğü anlatılmaktadır.

İliada ve Oddise’nin yaratıcısı ünlü Homeros, bu topraklarda doğmuş ve yaşamıştır.

Yunan mitolojisine göre tanrıların tanrısı Zeus’un kıskanç karısı Hera, çapkın kocası Zeus’un ölümlü kadınlar ve tanrıçalarla ilişkilerini gözetlemekle kendisini haberdar etmek üzere, yüksek tepelere iki gözcü yerleştirdiğinde; bunlardan biri olan İris’i (Thaumantia da denilen İris, tanrıların habercisi olan tanrıçadır.) de Mimas’a göndermişti. Bugünkü İris Gölü belki de adını buradan alıyor.

Karaburunda Yer Alan Koylar

Karaburun yarımadasında birbiri ardınca dizilmiş, birer akvaryum kadar berrak sularıyla birçok koy yer alıyor.

Bazıları yerleşim yerleriyle iç içe, bazıları yerleşimin olmadığı doğal koylardır.

Bodrum Koyu, Kuyucak, İncirlikoy, Badembükü Koyu, Hamzabükü Koyu, Yukarı ve Aşağı Boyabağı ile İçme Kıyısı Koyları, Dereağızı Koyu, Esendere Koyu ve Kaynarpınar yerleşimin olduğu koylardır.

Dolungaz, Kumbükü, Akbük, Olcabük, Eğriliman, Dikencik, Kocadere ve Gerence koyları ise Karaburun’un bakir ve doğal koylarıdır.

Güneyde Datça Yarımadasına benzer coğrafi yapısıyla gizli cennetleri barındıran Karaburun Yarımadası’nda, doğa harikası koy ve plajlar yer alıyor.

Kara yoluyla ulaşımın olmadığı birçok koyu sadece tekne turlarıyla görmek mümkün. Bölge bu özelliğiyle yaz sezonunun en canlı döneminde bile tenha kalmayı başarıyor.

Karaburun merkezindeki ikisi mavi bayraklı (Kuyucak-İncirlikoy) dört plajın yanı sıra, Mordoğan’da Plaj Ardıç, Mordoğan İskele Plajı, Ayıbalığı Plajı, yarımada merkezden uzaklaştıkça sakinleşen Esendere, Saipaltı, İdealtı, Büyükkent, Dolungaz, Yıldızkent, Akçakilise, Yeniliman ve Kumbükü plajlarına sahip bulunuyor.

Açık denize bakması nedeniyle çevrenin en temiz denizine sahip Karaburun, balıkçılık ve dalış turizmi konusunda önemli potansiyeller barındırıyor.

İzmir-Çeşme karayolunun 55. Kilometresinden ayrılan bir yolla, Gülbahçe, Balıklıova ve Mordoğan yerleşmelerinden sonra ulaşılan Karaburun ilçe merkezi, aynı adlı yarımadanın kuzeyinde yer alıyor.

Doğayla baş başa, deniz, kuş ve böcek sesleri dışında kirletilmemiş bir huzur ortamında tatil yapmanın ayrıcalığını yaşayabilmek için mutlaka Karaburun’a gelmek ve gerçek tatilin ne demek olduğunu yaşayarak öğrenmek gerekir.

Karaburun Google harita konumu