Seyit Ali Çabuk veya bilinen adıyla Seyit Onbaşı (Eylül 1889 – 1 Aralık 1939), I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde çarpışan Türk asker.
I. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale cephesinde Rumeli Mecidiye Tabyası görev yaptığı sırada 215 kilogram ağırlığındaki top mermilerini insanüstü bir güçle sırtlayarak top kundağına yerleştirmeyi başarmış ve Birleşik Krallık’a ait Ocean Zırhlısı’nı dümenden vurarak kontrolden çıkmasına ve bir mayına çarpıp batmasına sebep olmuştur. Seyit Onbaşı’nın yaşadığı bu gerçek olayın anlatısı, halk muhayilesi içinde efsanevi bir anlatıya dönüşmüştür.
Doğum tarihi:
Ölüm tarihi ve yeri:
Eşi:
Defnedildiği yer:
Çocukları:
Ebeveynleri:
Daha fazla göster
Yaşamı
1889 yılının Eylül ayında Balıkesir’in Havran ilçesi Manastır (sonraki adı Çamlık, şimdiki adı Koca Seyit köyü) köyünde dünyaya geldi. Babası Abdurrahman, annesi Emine idi.
1909 yılında Osmanlı Ordusu’na katıldı. Balkan Savaşı’nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile 1914 yılında Çanakkale Cephesi’nde topçu eri olarak göreve başladı.
Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’a gitmek isteyen Müttefik donanması 18 Mart 1915’te Anadolu ve Rumeli hattındaki tabyalara yoğun bombardıman yaptıkları sırada Rumeli Mecidiye Tabyasında görevliydi. Bombardıman sırasında düşman gemilerinden atılan bir mermi Seyit Ali’nin bataryasında cephaneliğe isabet edip havaya uçurmuş; bataryadaki erlerden on dördü hayatını kaybetmiş, yirmi dördü ise yaralanmıştı. Sadece Seyit Ali ile Niğdeli Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtulmuşlardı. Bataryanın toplarından sadece bir tanesi kullanılabilir halde idi. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin yerleştirdiği mayınlar saldırıyı püskürttü.
Müttefik donanmasının başındaki Amiral De Robeck, saat 17.50 sırasında yavaş yavaş boğaza doğru donanmanın yol almasını istedi. Bombardıman sırasında tabyada çalışır durumda kalan tek topun mermi kaldıran kaldıraç kısmı bozulduğu için Seyit Ali, yanındaki arkadaşı Niğdeli Ali’nin yardımıyla sırtına bir mermi yüklenmiş ve karşısındaki gemiye ateş etmiştir. Üçüncü atışında İngilizlerin en büyük savaş gemilerinde olan HMS Ocean adlı gemiyi dümen donanımından (arkadaki pervaneden) vurdu. Atılan top, geminin su kesiminin altına isabet ederek geminin yan yatmasına neden oldu. Gemi kontrol edilemez bir hâle geldiğinden dolayı Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlardan birine çarptı. Ocean zırhlısı, kimi kaynaklarda saat 18.00 civarında kimi kaynaklarda ise 22.00 civarında Eskihisarlık diye bilinen bugün Çanakkale Şehitler Anıtı’nın bulunduğu alanın karşısında sulara gömüldü ve Müttefik donanması Çanakkale’den ayrıldı. Seyit Ali’ye ödül olarak onbaşılık unvanı verildi.
Seyit Onbaşı’nın o gün kaldırdığı top mermilerinin ağırlığı hakkında çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler bulunur. Mecidiye Tabyası’nda sergilenen savaştan kalma top mermisini hassas kantarla tartan araştırmacılar, Seyit Onbaşı’nın sırtladığı net ağırlığın 215 kilo olduğunun belirlemiştir. O atıştan sonra Müstahkem Mevki Komutanı, Seyit Ali Onbaşı’dan top mermisi sırtında fotoğraf çekilmesini istedi ancak Seyit Ali Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. Bunun üzerine Harp Mecmuası için ancak tahta bir mermi maketiyle fotoğraf çekilebildi. Fotoğraf, Harp Mecmuası’nın ikinci sayısında yayımlanmıştır. Nisan başlarında 19. Fırka Tümen Komutanı Mustafa Kemal, onu Bigalı köyündeki karargahında konuk etti.
1918 yılında terhis olup köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. İlk evliliğini yaptığı eşi Emine’den Ayşe (1911) ismindeki ilk kızı savaştan önce dünyaya gelmişti. İkinci kızı Fatma 1922 yılında doğdu. Kurtuluş Savaşı sırasında tekrar orduya çağrıldı ve 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz’a katıldı.
Seyit Ali, ilk eşi Emine Hanım’ı kaybettikten sonra ikinci evliliğini Hatice Hanım ile yaptı. Bu evlilikten Ramazan, Osman, Abdurrahman isminde üç oğlu oldu. 1934’te Balıkesir’den de Çanakkale’ye giderken Havran’da konaklayan cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile görüştü. Soyadı Kanunu ile Çabuk soyadını aldı.
Ömrünün son yıllarında bir süre zeytinyağı fabrikasında hamallık, daha sonra ayakkabı yamayarak geçimini sağladı. 1 Aralık 1939’da zatürre hastalığı yüzünden hayatını kaybetti.
Anıtlar
Ölümünden sonra köyünün adı “Kocaseyit” olarak değiştirilmiştir. Mezarının bulunduğu yere tüm şehitleri temsilen 2006 yılında Koca Seyit Anıtı yaptırılmıştır. Anıt Alanı içinde Koca Seyit heykeli, Atatürk heykeli, anıt, müze ve savaş topu yer alır. Anıt, Tankut Öktem tarafından projelendirilmiş, Öktem’in ölümü nedeniyle ailesinden Pınar Öktem Doğan ve Oylum Öktem İşözen tarafından tamamlanmıştır.
Seyit Ali’nin kahramanlığını sembolize etmek üzere heykeltıraş Hüseyin Anka Özkan tarafından bronz ve tuzdan yapılmış bir heykeli Kilitbahir köyü sınırında, kendisi ile özdeşleşen Rumeli Mecidiye Tabyası’nın bulunduğu yere 1996 yılında dikilmiştir. Heykel, Seyit Ali’yi top mermisini sırtında değil, kucağında taşır şekilde gösterdiği gerekçesiyle 2006 yılında kaldırıldı. Kasım 2010’da yeniden Mecidiye Tabyası’na yerleştirildi. Seyit Ali’yi askeri kıyafetlerle başında kabalak denen takke ile ve mermiyi sırtında taşırken tasvir eden ve daha sonra bronz kaplanmak üzere heykeltıraş Eray Okkan tarafından fiber epoksi polyester ve çini birleşimi malzemeyle yapılan 4 metrelik bir heykel ise Eceabat ilçesinde bir parka yerleştirilmiştir.
Kocaseyit adı verilen yerler
Seyit Onbaşı’nın adı ölümünden soran köyüne verilmiş; “Çamlık” olan isim Kocaseyit olarak değişmiştir. Ayrıca Edremit, Burhaniye, Havran ilçeleri arasında bulunan Balıkesir- Körfez Havalimanı’nın adı 2012 yılında “Seyit Onbaşı Havalimanı” olarak değiştirilmiştir.
Romanlar
Seyit Onbaşı anlatısına Çanakkale Savaşı’nı konu alan bir çok romanda yer verilmiştir. “Tarihe Sığmayan Destan Çanakkale (Mehmet Kaplan, 2003) romanı içinde Seyit Onbaşı “Koca Seyit” adıyla anılır. “Çanakkale Mahşeri” (M. N. Özdemir, 1998) romanında Seyit Onbaşı’nın savaş anında insanüstü bir güçle top mermisini sırtlayıp topun ağzına sürmesinden başka, savaştan sonra top mermisini yerinden bile oynatamaması da konu edilmiştir. “Zulüm Dağları Aşar – Çanakkale İçinde” (Rahmi Özen, 2000) adlı romanda anlatıya yer verilir; ancak kahramana “Yahya Çavuş” adı verilmiştir. “Çanakkale’de Çocuklar da Savaştı” (Sevinç Koçak & Salim Koçak, 2006) romanında da top mermisini sırtlayıp kaldıran kahramanın ismi “Seyit Ali Çavuş” olarak verilmiştir. “Çanakkale Askerine Rütbe Gerekmez” (Sezen Özol, 1988) adlı romanda Seyit Onbaşı anlatısı gerçeğe yakın olarak yer bulmuştur.