Simav, Kütahya’nın bir ilçesidir. İl merkezinin 143 km güneybatısında yer alır.
Simav Coğrafyası
Ege Bölgesinin İçbatı bölümündedir. Kuzeyde Simav, güneyde Demirci kasabaları arasında, doğu-batı doğrultusunda uzanan 1,800 m rakımlı Simav dağları mevcuttur.
Daha fazla göster
Simav ovası, faylarla sınırlanmış tektonik kökenli bir ovadır. Güneyinde billurlu kayaçların geniş yer tuttuğu Simav dağları, Kuzeyinde billurlu kayaçlar ve granit plütonlarının yüzeylediği Katrancı ve Akdağ kütleleri yükselir. Yaklaşık 820 m yükseklikte, üçgen biçimli bir çöküntü alanı olan ovanın tabanı alüvyonla kaplıdır. Ortasında yer alan sığ Simav gölü kurutulmuştur. Birinci derece deprem alanıdır. 19 Mayıs 2011 de saat 23:15’te 5,9 büyüklüğünde depremle sarsıldı.
Simav Tarihçesi
Bilinen en eski adları milattan önce 4 binli yıllarda var olduğu bilinen Sunauva ve Synaos şehirlerinden gelmektedir. İlçenin çevresinde yerleşen ve adı bilinen en eski halk, Abaitler’dir. Milattan önce 1200 yıllarına kadar yaşayan bu halktan sonra, Trakya’ dan ve Çanakkale boğazından gelen Frigler yöreye egemen olmuştur.[6] Daha sonra Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar, Romalılar ve Bizanslılar yöreye hâkim olmuşlardır. Roma İmparatorluğu döneminde uzun süre sikke basılmıştır.
Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde belirttiğine göre “Germiyanoğlu Beyi Babık, adlı Rum kralının elinden aldığı için Simav derler. Bir rivayete göre de (Gümüş suyu) anlamına gelir. Hakikaten suları gümüş gibi berraktır.”
1113 yılında Edremit – Kırkağaç bölgesinden Kütahya – Eskişehir’e yardıma dönen Selçuklu kumandanı Emir Muhammet tarafından Simav Çayı vadisinden gelinerek fethedildi. Bu fetih dönemi uzun sürmedi, tekrar Bizans’ın eline geçtikten 192 yıl sonra Germiyanoğulları Beyliğinin kurucusu Yakup Bey, 1305 yılında Alaşehir’i fethetmeye giderken fethetti. 1305 yılındaki fetih de Bizans’ın kiraladığı İspanyol Katalan askerlerinin Erdek’ten gelişi ile son buldu. Germiyanoğlu Mehmet Bey’in 6 Mayıs 1327 tarihinde Kula’yı Katalanlardan fethetmesiyle Simav’da Türk hakimiyeti kesin bir şekilde başladı.
Mehmet Bey’in oğlu Süleyman Şah, komşu beylik Osmanlılarla dost geçinmek, Karamanoğullarının düşmanlığından da korunmak için kızı Devlet Hatun’u Osmanlı padişahı I. Murad’ın oğlu Yıldırım Bayezid’e verdi. 1381 yılında kızının çeyizi olarak Kütahya, Tavşanlı, Emet ve Simav’ı Osmanlılara verip kendi Kula’ya çekildi.
Fatih Sultan Mehmet döneminde Abdullah-i İlahi gibi bir din âliminin ve onun yakın dostu Emir Buhari’nin feyz dağıttığı bir yer olarak gelişmiş medreselere sahipti. Medreselerinin son ünlü öğrencisi Ali Süavi (1839-1878), son değerli müderrisi ise Arif Efendi’dir.(1850-1944)
1867 yılında belediye, 1868’de de ilçe statüsüne kavuştu.
Kurtuluş Savaşının başlarında Simav’da Reddi İlhak adındaki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşu Binbaşı İsmail Hakkı Bey’in gayretleriyle gerçekleşti. Çok geçmeden cemiyetin merkezi Uşak oldu ve adı da Kuvâ-yi Milliye’ye çevrildi. İlk Büyük Millet Meclisi’nde mebus olarak görev alanlardan biri de Simav’lı Yusuf Cemil Bey’dir.
Simav ilçesi kurtuluş savaşı döneminde üç defa Yunan işgaline uğramış üç kez de kurtuluşu yaşamıştır. Simav Kuvay-ı Milliye Teşkilatı, Yunan ordusunun İzmir’i işgalinden kısa bir süre sonra 1919 yılının Temmuz ayında, Kütahya Mevki Kumandanı Binbaşı İsmail Hakkı Bey tarafından Redd-i İlhak Cemiyeti ismiyle kuruldu.