Medicana Avcılar Hastanesi Nöroloji Uzmanı, Uzm. Dr. Nejla Çabuk, “Migren, genellikle başın tek tarafında zonklayıcı ağrıya veya nabız atması gibi bir hisse neden olan nörolojik bir durumdur. Migren toplumda oldukça yaygın olarak görülür.” ifadelerini kullandı.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Çabuk, yaklaşık olarak her 5 kadından 1’i ve her 15 erkekten 1’inde migren rahatsızlığına rastlandığını belirtti.
Çabuk, şunları kaydetti:
“Migrenin ataklar halinde görüldüğünü ve bu atakların bazen birkaç saniye içerisinde sonlandığını bazılarının ise birkaç gün sürebilir. Migren atakları sırasındaki baş ağrısı çok şiddetli olabilir ve kişinin günlük aktivitelerini yaparken zorlanmasına neden olabilir. Bu sorunlarla daha az karşılaşmak için migren tedavisi aksatılmamalı. Migren semptomları genellikle çocukluk, ergenlik veya genç yetişkinlik döneminde görülür. Medicana Avcılar Hastanesi uzmanlarına göre migrende görülen semptomlar 4 kısma ayrılabilir. Bunlardan ilki prodrom adı verilen, migren atağı başlamadan önceki 1-2 günü kapsayan dönemde görülür. Prodrom belirtileri: Kabızlık, ruh hali değişimleri, aşırı yeme isteği, ense ya da boyunda sertlik, çok susama ve sık idrara çıkma ve sürekli esneme.
Migren hastalarının yaklaşık 3’te 1’inde aura adı verilen bir dönem gözlenir. Aura, migren atağının hemen öncesinde ya da atak sırasında başlar. Özellikle görme ile ilgili sorunların görüldüğü bu dönemde belirtiler birkaç dakika içinde başlar ve bir saat kadar sürebilir. Aura da görülebilen belirtiler şöyledir: ışık flaşları, parlak noktalar, çeşitli şekiller görme, görme kaybı, kol ve bacaklarda karıncalanma, yüzün veya vücudun tek tarafında uyuşma, güçsüzlük, konuşmada zorluk, hareketleri kontrol edememe. Migren atakları tedavi edilmezse yaklaşık 72 saat kadar sürebilir. Migrenin görülme şekli kişiden kişiye değişebilir.”
Atak sonrası postdrom olarak adlandırılan dönemde ise kişi kendini yorgun ve bitkin hissedebilir. Bazı kişiler de bu dönemde sevinçli, coşkulu da olabilir diye ifade eden Çabuk, Medicana Avcılar Hastanesi uzmanları bazı durumların migreni tetikleyebileceğini belirtti.
Çabuk, “Adet döngüsü, gebelik veya menopoz gibi hormonal değişimlerin olduğu dönemler, Alkol ve kafein içeren içecekler, Stres, parlak ışık, yüksek ses, keskin koku gibi duyusal uyaranlar, uyku düzenindeki değişimler, fiziksel aktivite, hava durumundaki değişimler, doğum kontrol hapı, nitrogliserin türü ilaçlar, işlenmiş veya tuzlu gıdalar, öğün atlamak, uzun süreli açlık. Migren tedavisindeki asıl amacın atak görülme sıklığını azaltmak ve migrenle ilgili belirtilerin şiddetini hafifletmektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Migren tedavisinde kullanılan ilaçların iki ana gruba ayrıldığını belirten Çabuk, bunlardan ilki ağrı kesici ilaçlar olduğunu, bu ilaçların atak sırasında görülen belirtileri hafifletmek için kullanıldığını kaydetti.
Çabuk, “İkinci grup ise önleyici ilaçlardır. Düzenli olarak alınan bu ilaçlar migren ataklarının daha seyrek ve daha hafif görülmesini sağlar. Migren hastalarına ağrı kesici olarak ibuprofen, parasetamol içeren ilaçlar verilebilir. Triptan grubu tabletler ve dihidroergotamin enjeksiyonları da migren atağı tedavisinde kullanılabilir.” ifadelerini kullandı.
Çabuk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Önleyici migren tedavisinde ise antidepresanlar, antiepileptikler ile bazı beta bloker veya kalsiyum kanal bloker grubu ilaçlar tercih edilebilir. Migren ağrısının hafiflemesi için sessiz ve karanlık bir odada uzanmak, şakaklara masaj yapmak ya da alın ve enseye soğuk bir bez koymak gibi çözümler uygulanabilir. Migren sorunu yaşayan kişiler, donanımlı bir merkeze başvurmalı ve kendileri için hazırlanan tedavi planına sıkı bir şekilde uymalıdır. Migren aşısı migrene spesifik koruyucu tedavilerden biridir. İçerisinde CGRP denilen moleküle karşı oluşturulan antikorlar yer alıyor. Bu antikorlar CGRP molekülüne bağlanarak ağrıyı azaltıcı etkiye sahip olabiliyor. Ayda 1 kez kullanım kolaylığına sahip en son tedavi yöntemi de uygulayabiliyoruz.” Kaynak (AA)