SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, terör saldırılarının son 10 yılda karakter değiştirdiğini belirterek 11 Eylül saldırısından bu yana, geçen yıl ilk kez radikal din temelli terör saldırılarının beyaz, üstünlükçü, aşırı sağ ve sol terör saldırılarının altında kaldığına işaret etti.
NATO Uzmanlar Grubunun hazırladığı “NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik” başlıklı raporu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Başkanlığın İzmir Bölge Müdürlüğünde düzenlenen panelde değerlendirildi.
İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un video mesajıyla başlayan panelde NATO Uzmanlar Grubunun Üyesi ve eski NATO Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Tacan İldem video konferans yoluyla Grup ve raporun detaylarıyla ilgili bilgilendirme yaptı.
NATO’nun siyasi boyutunun güçlendirilmesi amacı etrafında “NATO 2030” olarak adlandırılan bir sürecin başlatılması konusunda fikri altyapı oluşturmak üzere Uzmanlar Grubu oluşturduğuna işaret eden İldem, aralarında eski Dışişleri ve Savunma bakanlarının da bulunduğu 10 kişilik grubun çevrim içi toplantılarla NATO’nun halihazırda karşı karşıya olduğu tehditler ve gelecekte karşılaşabileceği güvenlik ortamıyla ilgili nasıl adımlar atması gerektiğine ilişkin fikirleri tartıştığını dile getirdi.
Büyükelçi İldem’in raporun detaylarına ilişkin sunumunun ardından Altınbaş Üniversitesi Rektörü ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan’ın moderatörlüğünde panel düzenlendi.
Prof. Dr. Erhan’ın Türkiye’nin NATO’ya üyelik süreciyle ilgili bilgilendirmesinin ardından söz alan SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Yeşiltaş, Kovid-19 sürecinde yoğun bir “endişe çağına” ve “küresel jeopolitik kaygı” dönemine girildiğini belirtti.
NATO’nun geleceği açısından terörizmin önemli bir tehdit oluşturduğuna işaret eden Yeşiltaş, son 10 yılda terörün karakterinin değiştiğini, saldırı grafiklerinin ciddi oranda yükseldiğini dile getirdi. Yeşiltaş, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yıl itibarıyla küresel terörizm indeksine bakarsanız çok enteresan bir sonuç var. Radikal sol, beyaz, üstünlükçü terör saldırılarının radikal dini terör saldırılarının ilk defa önüne geçtiğini görüyoruz. Bu çok önemli bir istatistik. 11 Eylül’den bu yana ilk defa radikal din temelli olan terör saldırıları beyaz, üstünlükçü, aşırı sağ ve sol terör saldırılarının altında kalmış. Bu terörün karakter değiştirdiğini ve özellikle coğrafi olarak, topraksal oryantasyonunun değişme trendinde olduğunu gösteriyor. 30 NATO ülkesi varsa bunların 25’inde çok net yükselişe geçiyor.”
NATO’nun en büyük aktörlerinin küresel silah pazarlarındaki paylarını miktar olarak artırdığına da işaret eden Yeşiltaş, silahlanmada küresel bir yükseliş trendi gözlendiğini de kaydetti.
– Türkiye-NATO ilişkilerindeki stres alanı
Türkiye ile NATO ilişkilerinde savunma konusunun önemli bir problem olarak gözüktüğünü söyleyen Yeşiltaş, bunun merkezinde S-400 konusunun görünmesine rağmen Türkiye’nin savunma endüstrisindeki faaliyetlerinin NATO tarafından desteklenmediği bir noktaya gidildiğini kaydetti.
Bazı NATO müttefiklerinin Türkiye’ye ambargo kararlarına dikkati çeken Yeşiltaş, şöyle konuştu:
“NATO’nun stratejik çerçevesi içinde büyük bir problem olarak ortaya çıkmış durumda. Bu da ister istemez Türkiye’yi daha özerk bir savunma sanayi alanını inşa etmeyi beraberinde getiriyor. Dolayısıyla Türkiye-NATO ilişkilerinde ciddi bir stres alanı var. Bunun ortadan kaldırılması için önce majör konularda Türkiye’yle NATO arasındaki ilişkilerin normal müttefik, stratejik ittifak çerçevesine oturtulması lazım. Bu cari meseleler hallolmadan NATO’nun geleceğine, 2030 perspektifine yönelik öngörülerin hayata geçmesi çok da mümkün olmayabilir. Tam tersine daha zayıf bir ittifak karşımıza çıkabilir.”
Haliç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Ünver Noi de rapora ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kaynak (AA)