Abdi İbrahim Otsuka Medikal Direktörlüğü, COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan karantina dönemlerinin bir sonucu olarak ergenlerde oluşan anksiyete, panik ve endişe gibi ruh sağlığı sorunlarında artış olabileceğine dikkat çekiyor. COVID-19’un sadece bir medikal sağlık krizi olarak değil, aynı zamanda akıl sağlığı için de acil durum olarak düşünülmesi yönünde uyarıda bulunuyor.
BULAŞICI hastalıklar sadece bireylerin fiziksel sağlığını etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda nüfusun psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor. COVID-19 pandemisinde zorunlu ev izolasyonu aile içinde ilişkilerin gerilmesine ve olumsuz sonuçların oluşmasına neden oluyor. Evde kalmak ergenleri sosyal açıdan zorlarken, saldırgan, yıkıcı dürtülerle baş başa kalmalarına sebep oluyor.
Pandemi öncesinde ve sırasında üniversite öğrencileriyle yapılan bir araştırmanın sonuçları, genç nüfusta görülen anksiyete ve depresyon oranlarının son bir yılda yüzde 30’lardan yüzde 60’lara yaklaşık iki kat artığını gösterdi.
Karantina ergenlerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir
Abdi İbrahim Otsuka Medikal Direktörlüğü konu ile ilgili yaptığı açıklamada, COVID-19 salgını ve tam kapanmanın, ergenlerin ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğuna dikkat çekerken, ergenlerin psikolojik açıdan tam kapanma dönemlerini sağlıklı atlatabilmeleri için psikiyatrik desteğe ihtiyaç duyabilecekleri uyarısında bulunuluyor. Bu nedenle kapanma dönemlerinde sağlık sisteminin bu desteği vermek üzere yapılandırılması gerektiğine işaret ediliyor.
AİO Medikal Direktörlüğü, pandemi döneminde ergen psikiyatrik bozukluklarının araştırılmasının gerekliliğine Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan araştırma sonuçlarıyla gösteriyor. Araştırma gençlerin pandemiden sanıldığından çok daha fazla etkilendiğini ortaya koyuyor. Kâr amacı gütmeyen FAIR Health tarafından yapılan çalışmada, incelenen 13-18 ve 19-22 iki farklı yaş grubunda, pandemi döneminde 2019 yılı ile kıyaslandığında gençlerde psikolojik destek almak için yapılan başvurularda ciddi artış gözlemlendiği belirtiliyor. Psikolojik destek başvuruları ile birlikte 2020 yılında dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pandeminin etkisiyle antidepresan kullanımının arttığına işaret eden AİO Medikal Direktörlüğü, antidepresan satışlarının son bir yılda Türkiye’de yüzde 9,6 yükseliş kaydettiğine dikkat çekiyor.
Ergenlik döneminde birçok duygusal ve fiziksel değişiklik devam etmekte olduğu için, salgın hastalık ve zorunlu olarak evde kalmanın birçok soruna neden olabileceği vurgulanan açıklamada, pandemi döneminde ergen davranışlarında yaşanabilecek değişiklikler hakkında şu bilgilere yer verildi. “Bazı ergenler böyle bir sorun olduğunu tamamen inkâr edebilirler ve hayatlarında hiçbir değişiklik yapmayı kabul etmeyebilirler. Bilimsel çalışmalar, ergenlerde pandemi döneminde somatik yakınmaların arttığını, fiziksel aktivitenin azaldığını, yalnızlık duygusunu, depresyonu, kaygı belirtilerini ve madde kullanımında artış olduğunu, ekran başında kalma sürelerinin uzadığını ve üretkenliğin düştüğünü gösteriyor. Uzaktan eğitim ve daha az hareket etme nedeniyle bozulan uyku düzeni de bu sürecin daha zor geçmesine neden olabiliyor. Özellikle anksiyete ve depresyona eğilimleri de varsa, uykusuzluk çok ciddi bir problem olabiliyor. Belirsizliğin hâkim olduğu salgın hastalık sürecinde, ergenler en çok kendilerinin ve yakınlarının hastalanmasından ve ölümünden endişe duyuyor. “
Ruh sağlığı desteği için sağlık sistemi uyarlamaları gerekli
Pandemi sürecinde kişileri psikolojik açıdan daha savunmasız bırakan bir diğer önemli etkenin ayrımcılık ve damgalama konusu olduğu belirtilen açıklamada, kendilerinde, aile üyelerinde veya tanıdıklarında COVID-19 pozitif çıkanların, sağlık çalışanlarına benzer biçimde daha fazla ayrımcılığa veya damgalanmaya maruz kaldığı görüldüğüne dikkat çekiliyor.
AİO Medikal Direktörlüğü COVID-19 salgını ve izolasyon sürecindeki psikolojik sorunlar ile baş etmek için genel sağlık politikaları doğrultusunda uygulanabilecek bazı stratejilerin de belirlenmesini önemli görüyor.
Psikolojik sorunlar ile baş etmekte uygulanabilecek stratejiler:
- Bilgi kaynaklarının doğruluğu ve bu kaynaklara erişimin sağlanması;
- Kişilerin sosyal desteğinin artırılıp zenginleştirilmesi;
- Hastalığa dair damgalama ve ayrımcılık sorunlarının önüne geçilmesi;
- Güvenli koşullar altında günlük aktivite ve işlerin devamlılığının sağlanması
- Erişilebilir psikolojik destek kaynaklarının bulunması
Toplumda ve ailede ergenlerin çocuklar kadar desteğe ihtiyaç duymadığı yanılgısı görülebildiği belirtilen açıklamada, “Ergenlerde bilişsel gelişim becerileri incelendiğinde, ergenlerin ben-merkezci oldukları ve yenilmez olduklarını düşünmeleri, ergenlerin daha fazla risk alma davranışı göstermesine neden oluyor. On-on sekiz yaş arası ergenlerle yapılan araştırmalara göre, ergenin özerklik arayışı içinde olmakla birlikte ailesi ile bağlılığını sürdürmek istediğini; özellikle güvenlik ve sağlık konularında ebeveyn otoritesini kabul etme eğilimini gösterdiğini ortaya koyuyor” denildi.
Açıklamada pandemi döneminde ergenlerle kurulan iletişimde durumun önemi ve ciddiyetinin vurgulanması belirtilirken ergenlerin akran ilişkilerini sağlıklı bir şekilde devam ettirmesi için gerekli koşulların sağlanmasına da dikkat çekiliyor.
Pandemide teknolojik araçlarla sosyal ilişkilerin devam ettirilmesinin ergenler için büyük önem kazandığı vurgulanırken, ebeveynlerin de bu konuda kontrollü bir şekilde ve biraz daha anlayışlı davranmasının faydalı olacağına işaret ediliyor.